SIDEBAR
»
S
I
D
E
B
A
R
«
LOST bitti! (spoiler alert – ne olduğu yazıyor!)
25.Mayıs.2010

2004’ten beri süren LOST esareti teorik olarak bitti ama pratikte herkes eskisinden de takık durumda 🙂 ABC kanalında LOST’un final bölümünü, öncesindeki 2 saatlik özel kısmı ve sonrasındaki Jimmy Kimmel’i izledim, doymadım doyamadım! Aslında bu doyumsuzluk bile senaristlerin başarısı, tartışacak çok şey bıraktılar bize. Dizinin sonunu tartışmaya açmadan önce, TARTIŞMASIZ biçimde Matthew Fox‘u dünyanın gelmiş geçmiş en yakışıklı, en sevimli, en karizmatik oyuncusu ilan ediyorum, işte o kadar!

Dizinin final bölümünden önce ekrana gelen 2 saatlik özel bölüm sanıldığı gibi sadece dizinin altyazılı, açıklamalı bir özeti değildi. Dizinin kilit oyuncuları rolleri, çekimler, dizinin gidişatı ile ilgili anılarını ve fikirlerini paylaştılar. Evangeline Lilly yani Kate, kutup ayısından kaçmaya çalıştığı sahnede ne kadar üşüdüğünü ve titremesinin asla rol gereği olmadığını anlattı gülerek (Hawaii sanılanın aksine oldukça serin bir yer). Jorge Garcia (Hurley) diziye başlarken ıssız adaya düşen şişman ilk başta ölür diye sadece birkaç bölüm bekliyormuş rolünü, en azından Hawaii’yi görmek güzel olur diyerek gitmiş. Michael Emerson (Ben) ise en gırgır olandı, “diğer oyuncuları çok kıskanıyorum” dedi, “hepsi güneş kremi sürüp çekime başlarken ben dayak makyajı için erkenden sete gitmek zorundaydım” 🙂

Dizinin finaline gelirsek… Amerika’lı izleyicileri nerden vuracaklarını iyi bilen senaristler Jack’i başladığı sahnede ölüme yolladılar, yanında da başlangıçtaki gibi köpek Vincent vardı. Aynı sırada herkesin ölü olduğunu anladığımız alternatif evrende ise Jack’e babası “nobody dies alone” diyordu, yani “kimse yalnız ölmez” (birçok yerde yapılan LOST partilerinden görüntüler gördüm, herkes bu son sahnede hüngür hüngür ağlıyordu). Jack ölürken  Sawyer, Kate, Claire, Miles, Richard ve Lapidis uçakla adadan kaçmayı başardılar.

Okuduğum birçok kaynakta “aslında uçak düştüğünde hepsi ölmüş müydü” sorusu var. Ancak bana kalırsa bunun cevabını çok önceden biliyorduk: “whatever happened, happened” yani “olan oldu”, ada ve orda yaşananlar gerçekti. Benim fikrim şu: Jack geçmişi değiştirmek için hidrojen bombasını patlattı ve son sezon bombanın ardından ilk bölümle başladı, uçakta bulduk kendimizi. Uçak türbülansa girdi, Jack korkuyla koltuğunun koluna yapıştı, fakat ilk yaşanandan farklı olarak türbülans bitti, ortalık duruldu. O sırada koltuk koluna hala sımsıkı yapışık olan Jack’i çok yakınında oturan Rose ayılttı, “you can let go now” yani “artık bırakabilirsin”. O an alternatif bir dünya yaratıldığını, başka bir gelecek olacağını sandık hepimiz. Halbuki olan olmuştu, geçmiş değişmeyecekti, o an Jack’in yapması gereken durumu kabullenmekti. Jack’in durumu kavraması biraz uzun sürdü, bizim gördüğümüz paralel evren ise gelecekte bir zaman kahramanlarımızın buluştuğu yaşam sonrasıydı. Gelecekte bir zaman dememin iki sebebi var:

  1. Kilisede babasıyla konuşup aslında ölü olduğunu anlayan Jack “herkes ölü mü” diye sorduğunda babası “herkes bir gün ölür evlat, bazıları senden önce, bazıları senden çok sonra” dedi. Kate, Sawyer, Claire adadan kaçarak yaşadılar, Hurley ve Ben adada kalıp yaşadılar ama elbet onlar da bir gün öldüler. Barada Jack’in “herkes neden şimdi burda” sorusuna babasının “şu an veya burası yok” diye cevap vermesi zaman ve yer kavramını ortadan kaldırarak birçok kişi tarafından cennet olarak yorumlanırken, birçok kişi tarafından da uzay-zaman kavramın içinde bir durum olarak yorumlandı.
  2. Kiliseye girmeden önce Hurley adada onunla kalan Ben’e “çok iyi bir iki numara oldun” derken, Ben ona “sen de harika bir bir numara oldun” diye karşılık verdi, belli ki bu ikili bir süre adayı yönettiler.

Dizinin sonu duygusal olarak çok güzeldi, ancak çok fazla soru cevapsız kaldı. Sayıların sırrı neydi? Kara duman nerden neden gelmişti ve neden adadan çıkmamalıydı? Adanın kalbindeki ışık neydi? Adada hamile kalan kadınlar neden doğum yapamıyorlardı? Bunları açıklamayarak biraz kolaya kaçtılar, dizinin de etkisini çok daha uzun süre korumasını sağladılar.

Finalin ardından ekrana gelen ve birçok LOST oyuncusunun konuk olduğu Jimmy Kimmel Show çok renkliydi. Terry O’Quinn (John Locke) 5. sezonda Kara dumanı oynadığını bilmediğini açıkladı gülerek. Nestor Carbonell (Richard Alpert) havaalanından insanların arkasından “gerçekmiş” diye şaşkınlıklarını ifade ettiklerini söyledi, tabi ki konu meşhur doğal sürmeleri 🙂 Şova katılamayan Sawyer, pardon Josh Holloway ise herkesi yeni projesi (!) ile kırıp geçirdi 🙂

İmza B.

En güzeli
7.Aralık.2009

Ailecek fazla Türk dizisi seyredemiyoruz doğrusu. Senaryo uzadıkça, anlamsız olanaksızlıklar, mantık hataları sıralandıkça, bizim sinir sistemi harap oluyor. Bir tek Uğur Yücel’in hatırına Canım Ailem‘e arada bakıyoruz. Ama o da o kadar sıkıntılı ki. Yani bir dizi de herkesin mi devasa sorunları olur? Herşey mi çıkmazda olur? İnsanın çekilin yahu, bir de ben deneyeyim diyesi geliyor.

aslı tandoğan

Sanırım her biri bir sinema filmi titizliğinde hazırlanmış yabancı kriminal diziler, bizim ailecek beklenti çıtasımızı fazlasıyla yükseltti. Bir zamanlar senaryo yazarı olmaya çalışan (sonradan oldu da) bir arkadaşımız vardı. Hep Türkiye’de beklenti böyle, daha iyisini yapsan da tutmaz derdi. Biz dolu dolu senaryo niye tutmasın yahu? illa ilköğretim seviyesinde mi olsun? diye tartışırdık. Şimdilerde bir senaryo yazıyor izliyoruz uzaktan, o da  sakız gibi uzamış da uzamış. Halbuki iyi de bir sinema seyircisi idi. Demek ki, birikim her zaman işe de yaramıyor.

Neyse lafı uzatıp gelmeye çalıştığım ilgisiz nokta kısaca şu: Bence Türk dizilerinde en güzel kadın oyuncu Aslı Tandoğan (Kapalıçarşı). O kadar doğal bir tip ki. Bir iki kişiye söyledim, herkes ya evet, cidden diye arka çıktı. Oyunu da iyi. Buydu işte asıl diyeceğim.

İmza D.

Full House bebeleri
21.Temmuz.2009

Bugün magazin ağırlıklıyız. Kelly Ripa postu için sağa sola bakınırken, karşıma Olsen kardeşler çıktı. Eskiden TV’lerde çeşitli kanallarda döne döne gösterilen Full House dizisindeki ikizleri hatırlarsınız belki. fullhouse8Bu  kardeşler dizi esnasında büyüdü tabii, sonra daha da büyüdüler ve son birkaç yıldır fink atıyorlar ortalıkta.  Şöhretten dolayı bir erozyon gözleniyor yüzlerinde. Ama deli gibi zenginler, hiç bir iş yapmalarına gerek yok. Çünkü Full House hala bir sürü ülkede gösterimdeymiş. Ne güzel gelsin paracıklar, gitsin paracıklar.

olsen-twins-twisted-sisters_ İmza D.

Kelly Ripa’nın olayı nedir?
21.Temmuz.2009

hope_and_faith-showAyıptır söylemesi, son birkaç aydır bir iki kişi birleşip Amerika’dan bir celebrity dergisine abone olduk. Utanıyoruz itiraf etmeye, ama bayıla bayıla takip ediyoruz. Gecikince endişeleniyoruz vs. Sade, çok profesyonel bir zarf içinde postalanıyor ofis adresine. Millet, birileri kontrat falan yolladı sanıyor, kapak hiç bir detayı ele vermiyor…

Neyse, Türkiye’de sadece Hope and Faith isimli, sevimli ama sıkıcı mı sıkıcı bir diziden aşina olduğumuz Kelly Ripa bu dergide her sayıda bir kaç kere görülüyor. Ve bir seviliyor,bir seviliyor o kadar olur. Yaşı da var gibi. Sevimli ama dünyanın en güzel kadını değil. 13 yıldır aynı adamla evli (Mark Consuelos– tek eşliler daha az haber oluyor kaçınılmaz olarak ama burada durum bu değil anlaşılan), bir ekstra heyecan da yok  gibi hayatında, yani açıklayamıyoruz popülaritesini.

kellymark0701

Anladığım kadarıyla bir sabah programı (Live with Kelly and Regis) sunmuş bir ara. Şu aralar da kocasıyla canlı bir programı var galiba. Ama hala popülaritenin sebebini anlamış değilim. Merak edip internet sitelerini de gezdim. Kadıncağız her yerde. İlginç cidden. Son foto buradan.

30101pcn_Ripa İmza D.

Şebnem Bozoklu açlığı
10.Temmuz.2009

wisw-owlYahu dün ilginç bir şey oldu, söylemeden edemeyeceğim. Biraz teknopat olduğum için, olayı telefondan mesaj atmayı beceremeyen komşu teyze üslubunda anlatabilirim, kusura bakmayın. Şimdi normalde bizim blogu takip eden ortalama bir insan sayısı var. Dün bu sayı 4 kat arttı. Biz tabii heyecan yaptık. Sonra baktık çoğunluk Google’dan “Şebnem Bozoklu” aratanlar. Biz de bilmem kaç zaman önce Şebnem Bozoklu ile ilgili kısa bir post yapmıştık. O günden beri de Şebnem Bozoklu, çok sık okunanlar arasında, bunun da farkındayız. Ama dün dediğim gibi garipti. Yahu ne oluyor, kızcağızın başına bir şey  geldi de bizim mi haberimiz yok  gibisinden endişeler yaşadık. Sonra araştırmalar neticesinde garibimin bikiniyle Bodrum’da yakalandığını tespit ettik,  rahatladık. Ama ilginç olan, bu tip bir gazete haberinin Bozoklu hakkında Google’da envai çeşit aramayı tetiklemiş olması. İnsan psikolojisi beni hayretlere düşürmeye devam ediyor.

Resim chrisandcori‘den.

İmza D.