Bir haftalık bir Singapur seyahatini, benden sonra gideceklere bir rehber oluşturabilmesi açısından sürekli notlar alarak geçirdim. Benim için hem iş, hem tatil içeren bir geziydi. Yurt içi veya yurt dışı bir yere gitmeden önce, biraz çalışıp gidiyorum. Eskiden deliler gibi çalışırdım, şimdi birazcık… Eskiden dakika dakika ne yapılacağını ayarlardım, şimdi sadece yapılacak-görülecek-yenilecek yerleri öğrenmeye çalışıyorum. Herhalde hayat boyu, hiçbir yerde avare avare dolaşamayacağım: ) Ve bu sene, hep içimde tuttuğum, kendime bile itiraf edemediğim gerçeği söyleyebilecek cesareti buldum kendimde: Deniz tatilini sevmiyorum!!! Benim 15 dakikadan fazla deniz-havuz kenarında bir şezlongda oturmam/ yatmam mümkün değil. Güneşte yatmak, zaten lügatimde yok. Dolayısıyla otelde veya pansiyonda, çevreme huzursuzluk vermeden en fazla iki gün kalabiliyorum. Yazlık ortamını seviyorum, çünkü kendi yaşam üçgenimi kurabiliyorum bir köşeye. Bu kadar az dinlenmek, insanı çok yıpratıyor; pek de tavsiye etmem. Ama benim bünyem boş durunca daha çok yorulan bir bünye. Neyse, çok kişisele girmeyelim, Singapur’a gelelim.
– Metroya MRT deniliyor. Eğer metro kullanmayı düşünüyorsanız, havaalanından çıkmadan, kendinize bir bilet edinebilirsiniz. Bu kartlar Akbil mantığında. Kart ücreti olarak 5$ ücret veriyorsunuz (Yazdığım tüm dolarlar, Singapur doları; orada da öyle.). Üstünü bittikçe doldurtuyorsunuz. Otobüslerde de geçiyor.
– Otobüs veya metroda, gidilen mesafeye göre ücret veriyorsunuz. O yüzden, ikisine de bir kere binerken kartı okutuyorsunuz, bir de çıkarken. Aradaki mesafeyi ölçüp ona göre bir ücret düşüyor. Eğer basmazsanız, en uzak mesafe ücreti alıyor.
– Orchard Road, çok büyük bir alışveriş caddesi. Cıvıl cıvıl, sağlı sollu alışveriş merkezi, cafeler. Dikkatimi çeken bir şey, yolun üzerindeki ağaçların tepesindeki kuşların deliler gibi cıvıldaması. Hiç böyle bir şey duymamıştım.

– Elektronik denince, Mustafa diye bir çarşıdan bahsediliyordu. Little India bölgesinde. Bir gidelim dedik. Çok fazla ilgimizi çekmedi bizim. Ancaaaak, kocaman bir market var, ayakkabılar, kremler, çantalar, her türlü ıvır zıvır. Mesela, Tiger Balm markalı, bizdeki viks tarzı kremler. Bol mentollü, kas ağrılarında, baş ağrılarında kullanılan krem çeşitleri. En ucuzları oradaydılar. Bir sürü uzak doğu yağı, aromaterapi yağları… Bir de kendime Crocs aldım oradan, çok ucuzdu. Girişinde, koskocaman bir mücevher köşesi var. Mücevher dediğim, çoğu altın, biraz pırlanta. Pek ilgilenmedim, fiyatları bilemeyeceğim.
– Starbucks’larda internet vardı. Biz de akşamları, Orchard Road’daki Starbucks’da oturup; hem gelen geçeni dikizledik, hem de internetten faydalandık. Öneririm, gece geç saate kadar oturabilirsiniz.
– Hava çok nemli, bunaltıcı.
– Çin Mahallesi’nde, tesadüfen girdiğimiz bir çok katlı mağaza vardı. Upper Cross Road’un üzerinde girişi olan. Kaliteli Çin ürünleri bulabilirsiniz, antikalar, çay takımları, biblolar, taraklar, ipekler, çaylar…
– Clark Quay, iki yakası dipdibe restoranlardan oluşan kanal üzerinde bir bölge. Turistik tabii. Her ülkenin mutfağını bulabilirsiniz. Meksika mutfağından, Kore mutfağına. Mado’nun da bir standı vardı. Jumbo, meşhur bir yer mesela, deniz ürünleri yiyebileceğiniz. Çok sıra vardı.

– Otel seçimi çok önemli. Biz iş sebebiyle merkeze çok ters bir otelde kaldık. Bize çok vakit kaybettirdi. Oteller genel itibariyle pahalı. Ama örneğin Clark Quay’de bir otel seçebilirsiniz. Hatta Swissotel Merchant Court, altında metro olan yeri çok güzel bir oteldi. Düşünüp düşünüp vazgeçmiştik, hata yapmışız. Gecesi 157 dolardı. Orası için pahalı sayılmaz. Kalacak yer alternatifleri için Trivago‘dan faydalanabilirsiniz.
– Orchard Road’un üzerinde Takashimaya diye kocaman, çok katlı bir alışveriş merkezi var. Güzel. Bir de alt katında food court var, yani yemek katı. Tavsiye ederim. Çok çeşitli seçenekler var. Fiyatlar da uygun. Biz iki kez Seoul Street Food’cu da yedik, çok sevdik. Özelliği kızartma satması. Şinitzel, şişe geçirilmiş patates çeşitleri, karides, vs. Hepsini kızartıyorlar, peçeteyle iyice yağını alıyorlar ve veriyorlar. Karidesi çok güzeldi mesela. Ve çok ucuz. Koca bir tavuk şinitzel, ama cidden büyük 3.5 $, karides galiba 4.5$ idi. Her biri kendi başına çok doyurucu.
– Mağazalarda vergi iadesi almanız mümkün. Mesela Takashimaya’da, 3 ürün 100 doları geçiyorsa %7 tax free oluyordu.
– 1 US $ = 1.27-1.36 S$. Havaalanında 1.32 idi, otelde 1.27, Mustafa’nın girişinde 1.36’ya yakın. Eğer yüklü bir para bozduracaksanız, Mustafa’ya gidi.
– Metroda bile herkesin kolunda Louis Vuitton, Gucci çantalar, Rolex, Omega saatler…
– Bir de Funan diye bir elektronik market var. Amerika’ya göre fiyatlar pahalı, ama Türkiye’ye göre daha uygun.

– Her yerde alışveriş merkezi demiştim ya, dolayısıyla dünyadaki her marka var. Her marka, abartısız. Herşeyin en son modelleri de mevcut. Zaten Singapur için “Birleşmiş Milletler’de koltuğu bulunan tek alışveriş merkezi” diye yazıyordu rehberde: )
– Mutfak malzemeleri çok çeşitli ve çok eğlenceli. Çok hoş yapma çiçekler bulmak mümkün. Ayrıca 220 V oldukları için, mutfak aletleri de alabilirsiniz. Sadece prize takmak için bir converter priz almak lazım.
– Burada Ebru Şallı zayıf hamile diye kıyamet kopuyor, sanki çok çok anormal bir şeymiş gibi. Oysa orada herkes Ebru Şallı gibi ve birçok hamile var: ) Bir sorun yok yani, rahat olalım:)
– Sabahları erken kalkmamız gerektiğinden, gece hayatını bilemeyeceğim.
– Gece yapılan bir safari var, Night Safari. Vahşi hayvanları yakından görme şansınız var, 120 $.
– Her yerde Mc Donalds, Burger King. Uzak Doğu Mutfağı’nı sevmeyenler için.
– Kırtasiye ürünleri çok çeşitli. Kabalcı’da, Buldum Buldum’da satılan birçok şeyin kaynağı belli oldu.
– Sentosa diye bir ada var. Vivocity’den tramvayımsı bir şey kalkıyor. Çok yakında zaten. Gidiş-geliş 3 $. Ayrıca camdan teleferik de var, o nereden kalkıyor bilmiyorum. Birçok atraksiyon var adada. Bilet alıyorsunuz. Toplu alınca daha indirimli oluyor elbette. Biz Underwater World-Dolphins Show-Insects&Butterfly Park bileti aldık, 29.9$’a. Akvaryum güzeldi, yunuslar da fena değildi. Böcek ve kelebek müzesine de meraklılar gidebilir; ama çok da tavsiye etmeyebilirim. Çok değişik kelebekler gördüm, ama böcekler korkunçtu.



– Cuma geceleri çok kalabalık oluyormuş, herkes dışarı çıkıyormuş.
– Taksi de pahalı değil, ama elinizi kaldırdığınızda da boş taksi bulunmuyor.
– Sentosa adasına giderseniz, kumların üzerinde bir yerde, bir şeyler içmenizi ve bir şeyler atıştırmanızı öneririm. Zevkli oluyor.


– Adada denize de giriliyormuş, ama mesela Siloso Beach pek de denize girilecek gibi değildi. Deniz kirliydi.
– En meşhur yemeklerinden biri chili crab (Chili soslu yengeç denebilir herhalde).
– Bence mutlaka görülmesi gereken bir yer de Botanik Bahçesi. Orchard Road’a yakın bir mesafede girişi var. O kadar güzel bir park ki…. Cins cins ağaçlar, çiçekler, bir göl ve içinde kuğular. Çimenlerin üzerinde grup grup insanlar, piknik yapanlar, spor yapanlar… Parkın içinde, bir de Orkide Bahçesi (National Orchid Garden) var, mutlaka ve mutlaka gezmenizi öneriyorum. Cins cins, renk renk orkideler, insan elinden çıkmış harika düzenlenmiş bir bahçe. Biz çok etkilendik, mutlaka 2-3 saatinizi bu geziye ayırın derim. Bizim uçağımız olduğu gün, biraz vakit bulabilip gittik. O gün de üstümüz ince değildi, uçakta giyeceğimiz kıyafetlerimiz vardı. Hava da çok nemliydi, çok zorlandık, terledik. O yüzden son güne sıkıştırmamaya özen gösterin derim.



İmza G.