Taa 2007′den kalan gezi yazısı gibi birşey: Ne zaman İstanbul civarında bir yere gitmeye niyetlensek eşimi hep Edirne’ye götürmeye çalışıyorum, o da olayı arada sırada sorguluyor; “Neden hep Edirne-Trakya?” . Gerçi Edirne’ye de topu topu bir kere gittik ama sevmişim ben ne bileyim. Birkaç sebep var: İğneada süper gelişmiş değil tamam, ama tuhaf bir yer, sanki insan çocukluğunda tatile gitmiş gibi. O kadar kalabalıklardan uzak ki, sevimli yani. Gerçi pansiyonlar konusunda ihtiyatlı davranmak lazım. Sonra Edirne’de badem ezmesi var, ciğer falan da var ama o benim ilgi alanım dışında. İstanbul-Edirne otobanın etrafı da günebakan tarlası dolu, arabada çitleyerek seyir mümkün. Sonra, Kırklareli’nde köfteciler meyhane gibi, bazen millet bar sandalyesine tüneyip bira da içiyor. Herkes bir tuhaf aydınlık vs. Bu tip şeyler.
Deli olduğumu düşünmenizi istemediğimden aşağıda, 2007′de gittiğimiz Edirne seyahati için hazırladığım programı eklemek konusunda epey tereddüt ettim. Bu tip programlar yapmaya, ilk bu Edirne seyahati için, bizim iş gezilerinin program formatından esinlenerek (biraz da dalga olsun diye) başlamıştım. Zira tüm seyahat hazırlığı bana ait olduğu için sorumluluk boyutu vardı olayın. “100 km demiştin 300 çıktı, nasıl yani otel araştırmadın mıydı?” tipi münakaşalar oluyordu. Bunları asgariye indirmeye çalıştım, arada fark edeceğiniz üzere, web’den yapıştırılmış bir sürü bilgi de var. Yolda bol bol vakit var okuruz diye. Dahası arkadaşlardan gelen mailleri de yapıştırmışım, atlamayalım diye:). Bu programı hep kaybederim, sonra da yolladığım arkadaşlardan arayıp bulmalarını isterim. Artık kaybolmaz herhalde, fazladan birilerinin de işine yarayabilir. Ama 2007 tarihli olduğunu unutmayalım. Teyit etmeden kullanmayın, karışmam:)

3-8 Ağustos 2007
“İĞNEADA –EDİRNE-TEKİRDAĞ”
Cuma 3 Ağustos
08:30: Ankara-İstanbul
11:30: Bir yerlerde yemek
14:00-16:30: İstanbul’dan İğneada’ya hareket
Afra Deniz Otel www.afradenizotel.com
(8′i suit 28 oda 110 yatak kapasitesi)
Tel: 0288 692 2885
afra_deniz_otel@hotmail.com
Oda kahvaltı 60 milyon (Ağustos 2012 tarihli not: 2007 fiyatı bu unutmayın – kahvaltısı iyidi bu otelin, onu hatırlıyorum. Ama banyoda tuhaf kahverengi plastik terlikler vardı, duş almayı aklıma bile getirmediydim, napayım doğruya doğru..)
(Ağustos 2012 tarihli not: İğneada ile ilgili genel bilgi. Web’den bir yerden araklamışım zamanında): Karadeniz kıyısında 20 km uzaklıkta geniş bir kumsala sahip olan İğneada koruma altındaki yedi gölü, zengin doğası oksijen çadırından farksız havası ve bünyesinde sakladığı sürprizlerle yatırımcılar için çok cazip bir belde. Evliya Çelebi ünlü Seyahatname’sinin 501. sayfasında Fatih’in akıncılarından İne Atlı Gazi’nin fethettiği bir belde harap, yıkılmış kalesi içinde odunculukla geçinen Rumlar yaşarmış diye yazmış. Yedigöller Milli Parkı ile rekabet edecek güzellikteki bölgede Erikli-Mert-Hamam-Pedina-Saka-Sülüklü ve Ramana isimleriyle anılan yedi göl bulunuyor. Sazan, kızılkanat, kefal, levrek, ilerya gibi balık çeşitlerinin yaşadığı göller koruma altında. 20 km. uzunluğundaki kumsalda yürüyüş yapmak, sezonda denize girmek ise bir başka keyif sayılıyor. MTA tarafından yapılan araştırmada içinde altın zerrecikleri bulunan kumsalda, ekonomik olmadığı gerekçesiyle üretimden vazgeçilmiş. Denizle orman havasını teneffüs ederek yürüyüşe çıkanlar stres atarken aynı kumsalda dalgaların taşıdığı deniz kabuklarını da topluyorlar. Haziran-Eylül ayları arasında çok sayıda ziyaretçinin yaz tatilini geçirdiği İğneada, kış aylarında da haftasonu kentten kaçanların huzur sığınağı olarak kabul ediliyor. Belediye sahilde 35 dönüm araziyi ağaçlandırıp çevre düzenlemesi yapmış. Pis sular oldukça gelişmiş bir kanalizasyon sistemiyle ormanın iç kesimlerine akıtılınca deniz içme suyu kadar temiz kalmış. Tipik Karadeniz sahillerinin aksine yaz aylarında sakin ve dalgasız deniz doğal liman olarak kuzey rüzgarlarına kapalı 150 metre sığ denizin yanısıra 3. ve 4. zamanın başlarında çevredeki dağlardan nehirler aracılığıyla gelen alüvyonların Rapana sırtı arası ile Limanköy Platosu’nun önündeki körfez doldurmasıyla bölge bu şekilde göller cennetine dönüşmüş. Yabani hayvanlar ve kuşlar için doğal barınak olan göllerin bir bölümü sazlıklarla kaplı. Özellikle Hamam ve Pedine gölleri Bulgaristan, Rusya, Tuna Nehri deltasından gelen kuğu, yabanördeği gibi göçmen kuşlara evsahipliği yapıyor. Bulgaristan tarafından gelen tekneleri ilk karşılayan deniz feneri, Liman Baba Türbesi’ni görebilirsiniz. Bulgar hududunu oluşturan üç metre enindeki Rezve Deresi kıyısına kurulu Beğendik Köyü, Atatürk Örnek Köyü olarak yapılmış. İğneada’ya 13 km. uzaklıktaki köyü gezebiliyorsunuz.
Cumartesi 4 Ağustos
16:30 – 17:30: İğneada – Kırklaraeli (100-120 km)

“Doğal Yerler: Kırklareli’nde gezip görülebilecek doğal yerler arasında göl ve barajlar, mağara, tabiatı koruma alanları, orman içi dinlenme ve mesire yerleri ile plajlar bulunmaktadır.Göl ve Barajlar: Kırklareli’nde Hamam, Pedina, Mert, Erikli ve Saka gölleri ile Kırklareli, Armağan ve Kayalı barajları bulunmaktadır. Mağaralar: Merkezde Bedre, Demirköy’de Dupnisa Mağarası, Pınarhisar’da Pekmezdere, Vize’de Domuzdere, Kaptanın, Kıyıköy ve Yenesu mağaraları bulunmaktadır. Tabiatı Koruma Alanları:Demirköy ilçesinde Saka Gölü Longozu Tabiatı Koruma Alanı ve Vize İlçesinde Kastro Körfezi Tabiatı Koruma Alanı bulunmaktadır. Plajlar: Demirköy’de İğneada, Vize’de Kıyıköy ve Kastros plajları bulunmaktadır. Tarihi Yerler: Kırklareli tarihi yapıları bakımından Osmanlı kültür mirasına sahip zengin illerden biridir. Bu eserler arasında cami, hamam, şehitlik,çeşme, köprü ve türbeler yer almaktadır. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u Fethetmek için kullandığı topların döküldüğü Tophane’nin düzenleme çalışmaları devam ediyor. Demirköy ilçesinde bulunan ve İstanbul’un fethi sırasında kullanılan topların döküldüğü Tophane’nin çevresi teller ile koruma altına alınmış ve çevre temizliği yapılmıştır. tophane’nin çevre düzenleme çalışmalarına devam edilmektedir. Dupnisa Mağarası’nın daha rahat ziyaret edilebilmesini sağlayacak tedbirler alınıyor. Kırklareli Valiliği tarafından hazırlanan “Dupnisa Mağarası Düzenleme Sistemi Projesi” uygulaması sürdürülmektedir. Proje ile mağaranın aydınlatması sağlanacak ve gezi yolları ve giriş bölümü çevre düzenlemesi yapılacaktır.”
17:30 – 18:30: Kırklaraeli – Edirne (80 km)
Efe Hotel :
Maarif Caddesi NO 13 KALEİÇİ Edirne
0284 213 61 66- 213 64 66
(Ağustos 2012 tarihli not: Güzel bir oteldi bu.)
Aşağıda da bir arkadaşımın gitmeden once bana gör diye hatırlattığı şeyler, aynen ekliyorum:
“Edirne de yapılacaklar:
1) Selimiye’ye hayran kalınacak, içi dışı gezilecek, içeride ters lale var çini, bahçesinde lale olup izin vermeyen ters bir kadına atıfla lale ters yapılmış
2) Selimiye’nin etrafındaki bahçelerde çay içilecek ve meydandaki lokantalardan PARK Köftecisi Osman Usta’dan bol bol köfte yenecek
3) Keçecizade tatlıcısından bademli kurabiye yenecek
4) Keçecizade Kervansaray’a restorasyon yapılıyor – merak edilirse bakılacak
5) Osmanlı Yargıtay (kule gibi) binası nehirlerden birinin yanında
6) Kırkpınar güreşlerinin yapıldığı sahaya yakın güzel bir et lokantası var (Paşa Konağı gibi), bahçeleri filan da güzel (sivrisinek bolca her yerde!)
7) Ayrıca ciğeri meşhur, bizimkiler yüzünden ben yiyemedim, ama ancak öğlenleri bulunuyormuş…
8) London pub Saraçlar caddesinde
9) Şu anda rektörlük binası olan eski Tren istasyonuna bakılacak, onun yakınında sevimsiz Lozan anıtı var, o da görülecek (bu eski istasyon/yeni rektörlük binası şehrin epey dışında ama)
10) Türkiye’nin en büyük eski sinangogu olan yıkık bina görülecek, O da Saraçlar caddesi sonunda taksicilere sorulacak
11) Bulgar SV George Kilisesi içerde kimse yoktu gezemedik…
12) Merak ediliyorsa Bahailerin beyaz ev ve bahçesi görülecek
13) Romanları en eski tarihi yerleşim yeri Kemikçiler mahallesi, biz gidemedik..
14) Selimiye meydanına bakan eski bir güzel binanın önünde fayton var, ona binilecek
15) Şehirde bol bol yürünecek, çok hoş
16) İyi tatiller”
İmza D.