En son 28 Kasım’da yazmışım. Artık blogun takip edilebilir tarafı kalmadı diyenler çoğunluktadır eminim. Ama hepinizi utandıracağım. Bu arada boş durmadım tabii. Bir sürü kitap, film vs.
Hepsi bombardıman gibi gelecek. Öncelikle, ısınma babında söyle bir geyikle başlıyorum.
Bu sabah siz yataklarınızdayken söyle şeyler yaşandı.
Akşam art ardına 2 film seyrettim ( 2 si de süperdi bu arada yazacağım) .
Yarımda yattım. Yatarken de sabah erken kalkayım da evi toplu bırakayım diye düşündüm çünkü bugün akşama bir arkadaşım kalmaya gelecek.
Saat 05:40 da 06:40 sanarak kalktım duş aldım. 8 yaşındaki kızımı kaldırdım saat 06:00 da . 06:30 da evden çıktık. Devamlı da fırça atıyorum gene geç kaldık diye çünkü servise yetişeceğiz ya.
Sonra bizim eve yakın bir yerlerde oturan teyzeme küçük kızımı bırakacaktım. Kadıncağız pijamayla kapıyı açtı “senin saatin doğru mu?” vs muhabbetiyle durum ortaya çıktı. Ben ufaklığı alıp geri aşağı indim.
Geri eve döndük, ben evi topladım, sonra aşağı parka indik. Millet yürüyüş yapıyor, biz parkta. “Hayırdır?” falan diyorlar. Erken kalkmışız diyorum. Saat 07:10. Manzara söyle: 40 yaşlarında bir kadın bankta oturuyor. 8 yaşındaki eleman ip atlamaya çalışıyor. 3 yaşındaki diğer şüpheli ise çoraplarıyla kum havuzunda yürümek için izin koparmaya çalışıyor (“lütfen annecciiim) ama zaten hali hazırda çorapla dolanıyor.
Daha sonra sabah 06:30 itibarıyla yanından depar atarak arabaya koştuğumuz apartman görevlisine rastladık. “Hayırdır inşallah ?” dedi. Ben de kendimi, adamcağıza “teyzeme kızı götürdüm de, saatin kaç? dedi de, orada uyandım duruma” vs şeklinde detaya girmiş buldum. Sonra boş bakan adama durumu özetledim “erken kalkmışız” diye.
Saat 8:30 gibi perişandım. Şimdi iyiyim:).
Daha saat 09:40 ama ben 4 ( yazı ile; dört) saattir faalim…
İmza D.