SIDEBAR
»
S
I
D
E
B
A
R
«
Mummy’s song list
18.Nisan.2009

Son on yıldır ofise uzak evlerde oturduğumdan sabah akşam arabada dinlediğim müzikler benim için önemli. Süper  bir müzik dinleyicisi olduğumdan falan değil.  Ama bir nebze seçici olmaya çalışıyorum. En basitinden; parazitli radyolara dayanamıyorum. Ayrıca reklamı abartan radyolara doğal olarak  sinirleniyorum, o  gün şanslarını kaybediyorlar. Ertesi gün unutuyorum. Gerçi gıcıklığına  reklamları aklımda tutup, ürünü almamayı hatırlama çalışıyorum  ama onları da genelde unutuyorum.  DJ’ler konusunda da sabır çıtam çok düşük,  genelde bildik CD’leri tercih eder buluyorum kendimi.

Neyse, bu bizim ufaklık araba yolculuklarına dahil olana kadar böyleydi. Sonra düzen yerle bir oldu. Şimdilerde haftalar, aylar, geçiyor biz hala aynı müzikleri  dinliyor oluyoruz.

İlk  bir yaşa kadar, parkuru mola vermeden tamamlayabilmek için kendimi “Ali Baba’nın Çiftliği”ni  defalarca söylerken ve her türlü hayvanın taklidini  abartarak yaparken buldum. Yüzlerce kere.  Onlarca hafta.

Sonra bir süre Türkçe çocuk şarkılarından bir CD bulduk. O yıl  bizimki, şarkıların sırası ve kaç kere çalınacağını  konusunda söz sahibi olmaya da başlamıştı. İki İnatçı Keçi olsun, Küçük Ayşe olsun, Baltalar Elimizde olsun  can-ı gönülden ezberledim.

Bu arada bir de “Bir Küçücük Aslancık“olayı var:  Bu şarkıyla ilgili geyik boldur. Cidden neydi bu şarkıyı yazan insanın kafasındaki acaba? Küçük Aslanın  babası savaşta vuruluyor, köyden kovuluyor. Bir de şöyle bir final var: “Bu şarkının sonu pek hoştur, şimdi söylersem boştur”.  Nasıl yani? Ne zaman söyleyeceksin? Bak kaç yaşımıza geldik hala Küçük Aslancıkla ilgili bir güzel haber alamadık.

Sonra bir heves Issız Adam‘ın albümünü aldık. Ayla Dikmen’i de 1-2 kere dinledik doğal olarak. Bu arada bizimki şarkıya sardı. Son 4-5 aydır kaç kere dinledim cidden hatırlamıyorum. Yol yarım saat sürüyor desek, şarkı üç dakika  desek, 10 kere gidişte, 10 kere gelişte. Günde 20 kere, haftada en az 5 gün.  İnsanın cidden  çocuğu arabada bırakıp  inesi geliyor bazen:)

les-choristes1Bir dönem de “Les Choristes” filminin müziklerini  dinliyorduk. Orada da iki şarkıya  takıntı geliştirdik. Çocukcağız  doğal olarak Fransızca  konuşmayı beceremediğinden, onlara da hızlı koro şarkısı, yavaş koro şarkısı  diye  isimler taktık ( Les Choristes anne ve baba için kod: 1. şarkı ve Compere Guilleri anne baba için kod 11. şarkı ).

41wcpxhevbl__ss500_1

Sonra hayatımıza Walt Disney’in çocuk şarkıları albümü girdi. Bu sefer  eleman  İngilizce şarkı isimlerini hatırlayıp, tekrarlayamadığından  sadece annenin anlayabildiği bir kod oluştu.  Mesela önce Hayvanat Bahçesi  şarkısına talep geliyor ( Old Mc Donald veya baba için kod: 14. şarkı)  sonra  sopalı şarkı (Three Blind Mice veya baba için kod: 3. şarkı ) sonra İngilizce şarkı ( sanki diğerleri Latince) (This Old Man veya baba için kod: 1. şarkı  gibi ).

Görüldüğü üzere ciddi  bir düzen, sıra var. Şarkı listesine aşina olmayan bir sürücü bizim arabada hayatta kalamaz. İstenen şarkı çalınmazsa ciddi  bir muhalefet oluyor.  İnsan direnecek  gücü kendinde bulamıyor, boyun eğiyor. Bir süre sonra zevk almaya başlıyorsunuz.  Ofiste fotokopi çekerken Minik Kelebek‘i  söylerken buluyorsunuz kendinizi. Öyle işte.

İmza D.

Nostalji: Ajda Pekkan – Olanlar Oldu Bana
10.Nisan.2009

Bu kayıt ne zamandan kalma bilmiyorum ama – beni aşan veya kapsayan her türlü – nostaljiyi çok seviyorum. Seve seve 80’lere ışınlanabilirim, Oldies but Goodies delisiyim, 80’lerde çocuk olmak maillerini defalarca okurum 🙂

Sanırım bu biraz daha eskilere ait, o zamanlar şarkıları farklı yorumlamıyorlar mıymış sizce de? Ajda Pekkan, Olanlar Oldu Bana… Herkese iyi haftasonları 🙂

İmza B.