Bir sürü film seyrettim bu aralar. En sonuncudan başa doğru yazacağım.
Sadece bizim 7 yaşındaki ufalıkla evde seyredelim diye – ve de açıkcası VCD’sinin 4 lira olması motivasyonuyla- edinilmiş bir film. Ama bizimki bayıldı. 5 kere seyretti o zamandan beri. Doğrusu ilk seyrettiğinde biraz duygusallaştı, zira filmde 6-7 yaşlarında bir kız çocuğu var (Dakota Fanning oynuyor) ve babası bitkisel hayatta. Annesi de bunu hiç sallamıyor, çocuk bakıcı ellerinde vs. Bizimki, bitkisel hayat olayını epey sorguladı. İlk kim ölecek bizim aileden vs. “Yahu dedim, düşünme bunları, ne biçim çocuksun sen?”, “Yok mu başka tasan? Mesela yarın ne giysen okula?” falan dedim, yemedi. Film bitince zırladı biraz garibim. Ama film de duygusaldı biraz gerçi, ben de zorlasam ağlardım. Gerçi ben zorlamasam da ağlayabilirim, ben haberler de bile rahatlıkla zırlıyorum. Film sonrası babasını aradık, ona da sinirli konuştu, adamın kabahati varmış gibi. Şimdilerde ağlamadan seyrediyor. Bu arada bizim 2.5 yaşındaki eleman devamlı etrafta, filmi de tam takip edemiyor ama ablası gergin farkında, devamlı soru soruyor vs, o da yoruyor tabii. Ben hasbelkader bir kızcağız demiş bulundum, hemen kaptı papağan. “Kızcağıza nolmuş? Kızcağıza nolmuş anne? Kızcağıza nolmuş?”… Böyle devamlı fonda bir tip. Ertesi gün “kız” diyeceği her yerde “kızcağız” dedi. Daha doğrusu “kıtccaaz” gibi birşey dedi. Sonraki gün unutttu kelimeyi, saçma sapan bir şeyler söyledi, sonra iyice unuttuJ
Bu arada Dakota Fanning de büyüdü, belki yeni resimlerini görmüşünüzdür.

Bu filme, bu kadar.
İmza D.