
Beğenimize uygun film yokluğunda mecburen buna gittik. Uyarı da almıştım önceden halbuki. Film Audrey Niffenegger‘in kitabından uyarlanmış. Esas oğlan Henry rolündeki Eric Bana‘nın genetik bir bozukluğu var. Önceden kontrol edemediği zamanlarda zaman içerisinde seyahat ediyor. Kıyafetlerini götüremiyor ve biz genelde bu sorundan ötürü her seyahati sonrasında bir kriminal olaya karışmak zounda kalışına tanık oluyoruz: Giyecek peşine düşüyor, yakalanıyor vs. Kendi hayatına dair gezintileri dışında (vefat etmiş anneye, sevgiliye rastlamak) seyahatlari esnasında başına başka neler geliyor falan filan film pek detaya girmek istememiş anlaşılan. Hemen giyecek peşine düşüyor, başı belaya giriyor. Tek bildiğimiz bu.

Annesine metroda rastladığı ve hayranı olduğunu (kadıncağız şancı) söylediği, oğlun seni çok seviyor muhabbeti yaptığı sahne, bana biraz dokundu. Gerisi de pek etkilemedi. Romantik bir bilim kurgu işte. Sonlara doğru, Henry’nin kızı da zırt pırt zaman içinde dolaşmaya başlayınca doz iyice kaçıyor. Kitabı daha güzel olabilir diye tahmin ediyorum. Çıkışta ee nasıldı muhabbeti yaptık birbirimize. Yaani dedim kimseye tavsiye edemem. Çoooook romantikseniz, bir de Eric Bana hastasıysanız gidin, başka bir şey diyemem.
İmza D.
Bunlar da ilginizi çekebilir...