Geçen akşam 2 film seyrettim. İlkini hemen paylaşayım;
Habab Çeşmeleri
Fethiye Çetin‘in Anneannem kitabını ilk yayınlandığı yıllarda okumuş ve çok sevmiştim. Okumayanlara hatırlatayım; Fethiye Çetin 95 yaşındaki anneannesinin Ermeni olduğunu öğrenmesinden sonra 1915’te Amerika’ya göç eden akrabalarının izini sürerek, hem ailesinin hem de anneannesinin öyküsünü yazmıştı. O günler gitsin, bir daha gelmesin dileğiyle. Yaşı elliden büyük olmayan ve az çok görünür bir gayrimüslim azınlığa ev sahipliği yapmayan şehirlerde büyüyen ve çok da bir şeyler okuyup öğreneyim derdinde olmayanların maalesef çok empati yapamıyorlar. Kitap o anlamda deli gibi ufuk açıyor.
Kitabta Elazığ’ın Habab köyündeki çeşmelere referans vardı. Geçen seneydi herhalde, bu çeşmelerin restore edildiğini okumuştum. Tabii yolumuz Elazığ’a düşmedi şahsen göremedik. Ama ona yakın güzellikte bir şey oldu, restorasyonun hikâyesi filme çekildi. Geçtiğimiz haftalarda Uçan Süpürge Film Festivalinde gösterildi, ben gene seyredemedim ama allah razı olsun bir arkadaşım bana DVD’sini buldu. Dün afiyetle seyrettim.
“- Anneannem kitabının yazarı Fethiye Çetin şu anda karşınızda olsa ona ne söylemek istersiniz?
– Anneannen için özür dilerim.
– Peki anneanne karşınızda olsa?
– (Bir süre sustuktan sonra gözleri yaşararak) Konuşamam.
“Fethiye Çetin’in anneannesi Heranuş’un (diğer adıyla Seher’in) doğumunun yüzüncü, ailesini kaybedişinin doksanıncı yıldönümü olan 2005 yılında İzmirli, orta yaşlı, kendisini Kemalist olarak tanımlayan bir kadın okuyucunun yazar Fethiye Çetin’le yaşadığı bu hayali karşılaşmadaki gözü yaşlı suskunluk bize ne söylüyor?”
Yukarıdaki yazıyı Habab Çeşmeleri ile ilgili bianetteki bir yazıdan aldım. İlgilenenler devamını burada bulabilir. Yazı çeşmelerin ve restorasyonun hikayesine detaylıca yer veriyor. Ben şimdi tekrar edip sizleri sıkmayayım. Radikal’de de bir yazı çıkmıştı. Çok güzeldi film. İlgisi olana tavsiye ederim.
İmza D.