İnsan tadilatı fasılalarla yaptırınca, devamlı kendini evde boyacılar/ yerde naylonlar/ ahşapların üzerinde toz tabakaları ile çevrili bir ortamda buluyor. Malum ikinci bebek baştan beri iflahımızı kesti, bir son numara daha çeker, tut ki erken gelir, odayı da yapamadık gibi kaygılarla, sonra sinirler zıplamasın diye düşünerek Şubat sonu, Mart başı gibi, dışarısı kış kıyametken tadilata başladık. Neyse ki, her eve lazım bir ustamız var. Adamcağız odayı yalıttı, alçıladı, boyadı işi üç günde bitirdi.

Yaş da kemale erdi, çocuk da ikinci çocuk, onun için bu sefer ay orasının kumaşı nasıl olsun, burası nasıl olsunu fazla kasmadım. Tüm kumaş işlerini bir günde gayet hesaplı bir şekilde hallettim. Terziyi de ayarladım. Üstelik evdeki tüm eski yastıkları da geri dönüşüm amaçlı terziye bıraktım. Kullandığını kullan, gerisini görmek istemiyorum şeklinde. Üç bavul giyecek / ayakkabı/ bebek eşyası/ oyuncak / havlu çarşaf (evde işe yarayacak herşey) ise mültecilere dağıtılmak üzere, Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği‘ne (0 312 427 55 83) iletilmek üzere ayrıldı. Üniversite öğrencisi kızlar için ise “iki senedir giymediysem bavula” kriterine göre toparlanan kılıklar, ayrı yere kondu. Evde bir garip sadeleşme oldu. Benzer bir faaliyeti de yeni evlenen kızlar için yetiştirme yurtlarına gönderilmek üzere yapacağım. Yani evde maksimum kullanılanlar dışında pek eşya bırakmaya niyetim yok.
Haftaya Cumartesi’ye kadar, tüm düzeni eski haline getirip, hazırlıkları da tamam edip, doğum öncesi kendimi biraz deniz kenarı yerlere atmayı planlıyorum. Ama geçen seferki gibi 8 aylık hamile karnımla Bozcaada’da konaklayıp, ya şimdi sancı tutarsa anakaraya nasıl döneceğiz, yahu burada öğleden sonra gördüğüm tek göz odalı sağlık ocağı dışında bir sağlık kuruluşu var mıdır diye tüm geceyi ayakta geçirmeye niyetim yok. Daha temkinli gezeceğiz. Ama önce baharın biraz yüzünü göstermesi lazım. Mart’ın 20’si olsun biz yola çıkarız ufak ufak, kafamızda minik ama keyifli bir-iki parkur var.

Fotoğraf buradan.
İmza D.