SIDEBAR
»
S
I
D
E
B
A
R
«
Karnım tok, sırtım pek, ailem yanımda olsun
10.Haziran.2011

Eski evimize geri taşınacağız hevesiyle hergün bizim 5 yaşındaki ufaklığa odanı nasıl yapayım? muhabbeti yapıyorum. Gerçi o benden  daha az hevesli gibi. Internet’ten resimler gösteriyorum, her yeni gösterdiğimin tam istediği oda olduğuna karar veriyor; ta ki bir sonraki resmi görene kadar. Çok da umurunda değil açıkcası. Sadece bir takım iğrenç bulduğum çıkartmaları odaya gelişi güzel yapıştırmak istiyor. Bu konuda ısrarlı, ben itiraz ediyorum, kapışıyoruz. Sonra çıkartma defterine yapıştırmasına ikna ediyorum, olay tatlıya bağlanıyor.

Bunlar ile meşgul iken bir arkadaşımın The Telegraph’daki bir haberle ilgili gönderdiği link‘e göz attım. James Mollison diye bir fotoğraf sanatçısının dünyanın çeşitli  ülkelerinden farklı gelir düzeyinde çocukların odalarını (ya da geceledikleri mekanları) resimlemiş ve kitap halinde derlemiş ( Where children sleep). En çarpıcı bir kaç tanesini eklemeye çalıştım, ama çoğunu beceremedim.

Bu mesela, Kaya isimli Japonya’dan tuzu kuru bir kızımız. 30 elbisesi, 30 çift ayakkabısı ve bizim evdeki toplam eşya adedi kadar -en az- oyuncağı var.

Bu da Amerika’dan Joey, ava meraklı, silahı var. 7 yaşında geyik avlamış. 15 yaşında da okul basıp katliam yapması muhtemel.

Bikram Nepalli. Ondan beterleri de var:

Alex, Rio de Janerio’lu. Onun hikayesini tam bilemiyorum. Kanepeden ziyade içerilerde bir yerlerde uyuma imkanı olduğunu ümit ediyorum. Daha da fazlası olmadığı (bisiklet, akşam yemekte köfte vs.) aşikar gerçi.. Özetle diyeceğim; kayınvalidemin de ara ara dediği gibi “yalan dünya”.

İmza D.

Dekorasyon ipuçları-6
17.Mayıs.2011

Gri duvarları methederken,

bayıldığım bir çocuk odası var onu da eklemeden geçmek istemiyorum.

Gri de kasvetlidir be napıcan? diyenlere cevaben…

İmza D.

Dekorasyon ipuçları
7.Nisan.2011

Yakınlarda (en geç sonbahar  gibi inşallah)  yeniden taşınacağımızı tahmin ediyorum. Akılda bu olunca da insanın eli, doğal olarak  dekorasyon dergilerine gidiyor. Bilgisayar başına geçince de ister istemez dekorasyon sayfalarında gezerken buluyor insan kendini. Bunlardan kopyaladığım resimlerden, desktop’da bir folder yapmıştım. Geçen gün bir arkadaşla konuşuyorduk, koysana bunları Kırmızı Baykuş’a, bize de  faydan dokunur dedi. Hem kendime de arşiv oluyor diye düşündüm. Bundan sonra bu konuya daha fazla eğilmeye karar verdim.

Bu en favorilerimden. Beyaz duvar ve  yerde ahşap, süper duruyor ama ancak doğramalar da beyaz ise bu görüntü yakalanyor. Aksi takdirde biraz eksik kalıyor. İskemle, falan da rengarenk çok eğlenceli, öte yandan eve gelen anneanne falan yaşıtı eş, dost akrabalardan eleştiri almayacak kadar da normal:). Bu odanın tek sıkıntısı var. TV çok yüksekte. O kadar olur artık.

Bunu da pembe duvarlara bayıldığımdan koymadım. Pembe duvarlara artık kız çocuk odalarında bile tahammülüm yok, ama bunun gibi  gayrıresmi  başucu masalarına bayılıyorum. Zira yatak odası takımıyla aynı başucu masalarına sinir oluyorum. Biz ilk evimizi yaparken eşim kendisine istemiş, ben istememiştim. Sonra yıllar içinde onun başucu masasına sulanırken buldum kendimi. Belli bir işe yarama potansiyeli var bunların, inkara gerek yok. Ama böyle saçma sapan, gayrıresmi olsun istiyor benim canım. (Bu arada bizde bu resimdeki gibi eski bir telefon var. Kayınbiraderimin ilk ofisinden kalma. Çalınca insanın aklı çıkıyor, korku filmi gibi ama seviyorum onu ben:))

Kızıma da böyle bir raf mutlaka yapacağım. O kadar seviyor ki dizsin etsin. Maalesef rafımsı birşeyler yok odasında. Bu harika bence. Pembe boyanmış eski tip çekmeceli şey de çok güzel. Herşey yeniden kullanılsın, boyansın edilsin çıksın ortaya.

Son olarak da bu resim.  Bunda sevdiğim bir çok şey var. Öncelikle koyu renk kanepe. Kanepelerde lacivert bence en yakışıklı renk. Ancak geçen senelerden hatırladığım lacivert döşemelik kumaş bulmak çok kolay değildi. Ayrıca iki tane kahve masasının takım olmaması da çok sevimli.  Genel olarak güzel.

Devam edeceğim önümüzdeki günlerde.

İmza D.

Anne, kardeş ve yarasa
1.Ekim.2010

Taşındıktan sonra bizim 1 numaranın odasına bir karatahta koyduk. Sağolsun Gamze mutfağına diye niyetlenip aldığı tahtayı bize hibe etti. Bizim eleman tahtanın hastası. En son dün beni, kardeşini ve bir yarasayı resimledi. Yarasa uçan bir kedi havasında. Neden yarasa sorusuna cevaben tek aklıma gelen şu: Geçen gün kartondan bir şeyler kesmiştik, yarasa istemişti. Ben beceremem demiş kestirip atmıştım. Ona meydan okuyor bence. Canı sağolsun:)

İmza D.