Fotoğraf sanatçısı Kerim Bora’nın ismini Devinim isimli projesi ile duydum. Türkiye’nin dört bir yanından insan fotoğraflarından ve sohbetlerden oluşan proje, 1 Haziran’dan beri internetten www.devinim.tv‘den izlenebiliyor.
Kerim Bora daha önce Küba’dan Afrika’ya insanoğlunu fotoğraflamış. 5 sene kadar önce, Türkiye’nin dört bir tarafından insan fotoğrafları çekmeye başlamış. 20 ilden yüzlerce insanla muhtelif konularda konuşmuş. “Türkiye’li olmak ne demek?”, buna cevap aramışlar. Yakın siyasi tarih, genç olmak, kimlik ve ötekileştirme, alevi olmak, eğitim sorunu vs.
Web sitesi biraz yavaş çalışıyor, belki şansıma bugün boyle ama pes etmeyin, çok güzel sohbetler var. Kerim Bora’nın diğer çalışmalarına ait galeriyi gezmek de çok zevkli. Benim sevdiğim türde fotoğraflar.
Fotoritm‘de güzel bir söyleşisi var.
İmza D.
Bugün öğleden sonra, The Guardian’ın web sitesinde gezerken, gözüme Stephan Bates tarafından eklenmiş, millet başka birşeyleri görüntülerken araya ruhların karıştığı birtakım fotoğraflar ilişti. Ürperdim, bu mevzudan hoşlanmıyorum. Korkuyorum, eve gelince çeşitli tedbirler aldım. Hane halkını ikna ettim; ben en son yatan, ışıkları kapatan olmayacağım. Bizim bücürün gece bir talebi olursa (süt, su vs) kılımı kıpırdatmayacağım. En azından gün ışıyana kadar.
Ruhların görüntülendiğinin iddia edildiği, ama düzmece olan bir sürü fotoğraf dolaşıyor ortada. Bunlar gerçek mi değil mi onun takdiri size kalmış ama bence inanılacak tarafları yok. Bu arada bu resimler önümüzdeki hafta yapılacak olan Edinburg Bilim Festivali‘nde tartışılacak. Festivalin bilimsel niteliğine çamur atar gibi oldum, ama Stephan’ın yalancısıyım.
Dikiz aynasında genç bir kadının silueti var, sahteyim diye haykıran bir poz. Kamera düz değil, resmin gerisini görmüyoruz vs. Sıradaki..
Bu bir nebze daha inandırıcı olabilir belki. Tam resim çekilirken araya girmiş bir ruh. Bir resim çekilirken, cart diye araya girilmez arkadan dolaşılır, beklenir biraz, bilmiyor mu bu?
Bu da İskoçya’daki Tantallon kalesinde çekilmiş. Ruh olduğu iddia edilen kişinin üzerinde dönemin kıyafetleri var. University of Hertfordshire’den Richard Wiseman bu fotoğrafı epey inandırıcı bulmuş doğrusu. Başka seferlerde de görülmüş.
Nispeten daha inandırıcı, ama açıklanamayan olaylar ilgileniyorsanız, vaktiniz de bolsa çok çeşitli web siteleri mevcut. Mesela burası. Doğrusu bu tip hikayeler, ilk üç dakika insanı güzel oyalıyor ama sonra nafile.
Amsterdam’a gidişlerimden birinde, kaldığım otelde, reklamların yığılı olduğu tezgahın önünde oyalanırken gözüme Elizabeth Koning‘in fotoğraf stüdyosuna ilişkin bir iki kart ilişti.
Kitap ayracı diye kullanırım diye bir iki tane aldım. Çok hoşuma gittiğinden olsa gerek, o kadar çok almışım ki. Şimdi bir tanesi ofiste masamda, tam karşımda duruyor. Bir tanesi kitap ayracı. Daha da bir sürü var. Devamlı etrafımdalar.
Eve döndüğümde ilk vakit bulduğumda Koning’in web sitesine göz attım. Genelde portre çekmiş ama 15, 16 yüzyıl gibi bir dekor var fonda. Saç kesimleri, kıyafetler; hepsi eski tip. Tiplerin hepsi somurtmuş. Değişik buldum ben. Portre çekmeye meraklı olanlar için ilginç olabilir.
Web sitesi kopyalanmasına izin vermedi resimlerin. Ben de arka kapıdan dolaştım mecburen:) Ama biraz daha dolandıktan sonra bibi’s box‘da birkaç resim daha buldum.
Kültürel Çeşitlilik Üzerine Yansımalar, Atilla Durak‘ın 7 yıllık çalışmalarının ürünü. Sergi, New York Soho Photo Gallery de dahil olmak üzere sayısız yerde sergilendi. Sergideki fotoğraflar Türkiye’de daha önce yapılmış insan portrelerinin konu edildiği fotoğraf projelerinden çok farklı.
Laz, Çamlıhemşin
Her karesi bugüne kadar dinlediklerimizden çok farklı hikayeler anlatıyor. Türkiye’nin yitirilmekte olan renklerini, insanların değişik kültürel kimliklerinden kaynaklanan farklarını o kadar güzel yansıtıyor ki. Öte yandan insan olmamızdan gelen bir bağı da hatırlatmaktan geri durmuyor.
Sarıkeçili, Tahtalı
Sergiyi gezdiğimizde çok etkilendik. Kitabı da varmış, yanında da bir müzik CD’si, hemen edindik, çocuklar gibi sevindik. Kitap da sergi gibi tam bir şölen. İnsan saatlerce elinden bırakamıyor. Üstelik hikaye ve yorumlarla daha da bir festival havasına bürünmüş. Doğrusu bana bir sürü pencere açtı. Mesela ben Ovakent’te Özbekler, Salpazarı’nda Çepniler, Kırklareli’nde Gacal’lar olduğunu bilmezdim.
Özbek, Ovakent
Atilla Durak’la bir röportaj okumak isterseniz burdan buyrunuz.
P.S: Fotoğrafları teminimiz fotoritm sayesinde mümkün oldu. Teşekkürler.
Pulitzer ödüllerinde en ilgimizi çeken kategori haber fotoğrafları. Obama’nın seçim kampanyalarını izleyen Damon Winter‘ın fotoğrafları haber fotoğrafları dalında ödülü kaptı.
Flaş haber fotoğrafı ödülüne ise Miami Herald Gazetesinden Patrick Farrell layık görüldü. Haber fotoğrafları kategorileri fotoğrafa ilgisi olanlar için bence eşsiz bir kaynak. Pultizer’in web sitesinde geçmiş yılların adaylarına ve kazanan eserlere de ulaşmak mümkün.